CHP'li Bulut'tan Bakan Yumaklı'ya Tepki CHP'li Bulut'tan Bakan Yumaklı'ya Tepki

Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu kaydeden Kısacık, Gölcük Depremi’nden bugüne hazırlık konusunda yeterli ve ciddi adımların atılmadığını vurgulayarak, “Ülkemiz bulunduğu coğrafya itibariyle bir deprem ülkesidir ve nüfusumuzun %70’i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yaşıyor. İşte bugün, Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin 25. yıl dönümünü anıyoruz. Bu büyük felaket, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve evsiz kalmasına yol açtı. Büyük kayıpların ve acıların yaşandığı Gölcük Depremi’nin üzerinden geçen 25 yılda hiçbir ders çıkarmadık. Depremlere dirençli şehirler, afet ve koordinasyon gibi depremlere hazırlık konularında yeterli ve ciddi atımların atılmadığı gerçeğini, 6 Şubat Deprem Felaketinde yaşadığımız daha büyük ve acı kayıplar gözler önüne sermiştir,” Türkiye’nin depreme hazırlık konusunda sınıfta kaldığını belirtti.

Rant, Denetimsizlik ve İhmaller Zincirinin Bedelini Canlarımızla Ödüyoruz

17 Ağustos Gölcük Depremi sonrasında depremlere dirençli yapıların inşası konusunda atılan önemli adımların kağıt üzerinde kaldığının altını çizen Kısacık, “Gölcük Depremi’nin ardından yapı denetimi ve kentsel dönüşüm konularında önemli adımlar atılması bekleniyordu. Ancak yapı denetimi denetimsizliğe, kentsel dönüşüm projeleri de rant odaklı yaklaşımlara takılarak deprem gerçeği unutuldu. 6 Şubat Depremlerinde de birçok binanın deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmediğini, rant odağıyla ve para hırsıyla inşa edilen bu binaların enkazı altında kalan on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesiyle öğrendik. Rant ve denetimsizlikle oluşan ihmaller zincirinin bedelini canlarımızla ödedik. Yıkılan hiçbir bina insanlarımızın hayatından daha önemli değil”, ifadeleriyle deprem gibi bir gerçeğin karşısında insan hayatının önemsenmediğini dile getirdi.

Soru Önergemiz 8 Aydır Yanıtlanmıyor

Adana’da 6 Şubat Depremleri sonrasında ağır hasarlı binaların durumuna dair verdiği soru önergesinin 8 aydır yanıtlamadığını belirten Kısacık, “6 Şubat Deprem Felaketini yaşamış bir şehrin vatandaşı ve milletvekili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, yaşanan depremler sonrasında kentsel yaşam güvenliğini riske attığı gerekçesiyle Adana’da ağır hasarlı binaların yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları hakkında soru önergesi verdik. Ancak önergemize 8 ay geçmiş olmasına rağmen hala bir yanıt alabilmiş değiliz. Bugün Adana’da yaşanan depremler sonrasında ağır hasarlı binaların çalışmalarının ne zaman biteceği, orta hasarlı binaların akıbeti gibi konular hala belirsizliğini koruyor. Daha bu belirsizlik sürerken Adana’da depreme hazırlıktan nasıl bahsedebiliriz?” dedi.

Deprem Siyaset Üstü Bir Meseledir

Depremin siyaset üstü bir mesele olduğuna değinen Kısacık, depreme hazırlık sürecinde kaybedilecek zaman olmadığını belirterek, “Deprem siyaset üstü bir meseledir. Ancak gerek deprem olsun gerek diğer afetler olsun hazırlık safhasında siyaset sürecin önüne geçiyor. Merkezi ve yerel yönetimler arasında bir kopukluk var. Siyasi çekişmeler afetler konusunda vatandaşlarımızın geleceğini tehlikeye atmamalı. Acil önlem için merkezi ve yerel yönetimlerimizle, STK’larımızla, toplumumuzun tüm kesimleriyle deprem bilinci çerçevesinde çalışmamız gerekiyor. Bir deprem ülkesi olarak hazırlık konusunda kaybedecek bir dakikamız bile yok. Ülke olarak yaşadığımız acı gerçekleri unutmamalı, geçmişte yaşananlardan ders alarak geleceğe yönelik somut adımlar atmalıyız. Her geçen gün, gerekli önlemleri almadığımız sürece, olası depremlerde karşılaşabileceğimiz kayıpların daha da büyümesine yol açmaktadır. Ben bu acı yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı saygıyla anarken, yetkililere ve kamuoyuna bir kez daha sesleniyorum! Artık daha fazla zaman kaybetmeden depreme hazırlık konusunda kararlı ve etkili adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, tarih tekerrür eder ve bizler yine aynı acıları yaşarız”, ifadeleriyle sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi için tüm paydaşlara çağrıda bulundu.

Editör: Murat BERHUN