Toplumsal olaylar da raydan çıkan vatandaşların (!) üzerine, onları dağıtmak ve etkisiz hale getirmek için güvenlik güçlerince sıkılan “BİBER GAZI” nı bilmeyen yoktur. Sanırım bu madde sadece olaylara dahil olanları değil, ekran başında olanları izleyen milyonları da etkiliyor… Fakat izleyenler farklı tepkiler ortaya koyuyor kanımca, bu gaz “UYUTAN GAZ” olarak yorumluyorum ben.
Bakın dün Başbakanı izlerken, Türkiye gerçeğinin nasıl çarpıtıldığını bir kez daha idrak ettim. Umarım bu idrak konusunda yalnız değilimdir, lakin çok alınacağım.
Başbakan açıklamalarının bir yerinde, düşünce özgürlüğüne atıfta bulunarak, bir şiir okuduğu için yargılandığını ve cezaevine girdiğini yine hatırlatma ihtiyacını gördü. Mağdur edebiyatının çok güzel prim yaptığı günümüz TÜRKİYE’sinde, alkış tutanlar, başbakanın bu anlamda peşinden koşanlara akıl sır erdiremiyorum.
Yahu daha dün yazılmayan bir kitap için 3 gazeteci aylarca tutsak edilmedi mi cezaevinde, tüm Avrupa kınamadı mı hükümeti… Başbakana gelince düşünce suçu oluyor da, Ak Parti ve düzen muhalefetini anlatan bir kitap daha ortaya çıkmamışken, hard disc’lerde gezinirken, buna teşebbüs ettiği için gazeteciler alınmadı mı içeri ?
Kişiye göre durum değerlendirmesi yapan Başbakanın bu açıklamalarını uyuyarak izleyenlere bir kalk borusu daha aynı toplantıda çalındı… BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Türk ve Kürtler için, “Etle tırnak değiliz” gibi ayrımcılık daniskası olan, kışkırtıcı açıklamalarına, “Yumoş” dökülmüş sözler sarf etmesi şaşkınlığı, kimsenin yüzünde görülmüyor. Bambaşka bir Başbakan silueti var şu sıralar, esip gürlemesi, “ Ananı da al git” leriyle tanıdığımız o adam gitmiş, konu “ Kürt açılımı, İmralı, BDP” olunca inceldikçe inceliyor.
Bu densiz açıklamaya Başbakanımız Erdoğan, “Bu halkların kaynaşmasıdır. Bu yanlış bir teşhistir.” Gibilerinden geçiştirmeyle görüşlerini bildirdi.
Taviz almakta sınır tanımayan Demirtaş ve BDP’liler, yüzyıllardır yaşamayı başarabilmiş bu iki topluluğu, son 25 yıldır yaptıkları gibi kendileri ayrıştırıyor ve buna sesini yükseltemeyen başbakan, üzerine bir de “Her türlü Milliyetçilik ayaklar altına alınır” diyerek kürt olmayanları da ezdiğinin farkında değil sanırım.
Her millette, her bayrakta, hatta çok uluslu ülkelerde bile “Milliyetçilik” çok yaygın ve kabul gören bir devlet anlayışıdır, örnek ise alın size Amerika Birleşik Devletleri. Adamlarda yüzlerce millet var ama ondan daha güçlü Milliyetçilik var.
Avrupa’ya girmiyorum dahi…
Başbakanın İmralı ve BDP’lilere olan zaafının nedenini sadece kürt sorununu çözmek için olduğunu düşünmüyorum. Evet böyle bir sorunu var bu ülkenin, lakin çözümün İmralı da yatan bir terörist başından beklemek, yahut yıllarca Pkk'yı kaşıyan siyasi bir örgüt olan BDP’den talep etme acizliğine düşme yarası var toplumun. Kabullenemeyişi, katillerden çözüm aranmasına tepkisi bu yüzden halkın. Çözümün yolu İmralı yerine konunun asıl muhatabı olan bölgelerde ki insanlar olmalıydı.
Neyse diyeceğim odur ki, başbakanın fütursuz açıklamalarını algılamayan bir halk var artık. Duyarsızlaştırılmış, yandaş olmuş, algısı çökertilmiş bir halk. Başbakanın açıklamalarında ki farkındalığı fark edemeyenlere biraz daha ekranlardan “UYUTAN GAZ” lütfen, daha da uyuyalım !