Hızlı nüfus artışı, sanayileşme, teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin tüm yaşamımızda fazlasıyla yer edinmesiyle birlikte, enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Öyle ki; insanoğlu bir gün dahi teknolojik aletlerden uzak kalamayacak ve enerji olmadan yaşamını sürdürmede zorluk yaşayacak duruma gelmiştir. Günümüzde, miktar olarak sınırlı kullanım süresine sahip olduğu belirtilen fosil yakıtlarla enerji elde edilmesi, çevresel açıdan kirlilik yaratacak etkiler oluşturmaktadır. Oluşan bu kirlilik ise çevre ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Özellikle, fosil kaynaklı enerji çeşitlerinden olan termik santrallerde kullanılan kömürlerin yakılması sonucunda, santralin olduğu bölgede birçok kirlilik parametresinin yasal limitlerin aşılmasına neden olduğu görülmektedir. Çevre ve insan sağlığını olumsuz etkileyen bu kirleticilerden biride, iklim değişikliğine de sebep olan, en önemli sera gazlarından CO2’dir. Fosil kaynaklı yakıtların oluşturduğu kirliliğin boyutları ve bu kirliliğin sonucunda küresel iklim değişikliği tehdidi, tüm dünyaca kabul edilmiş bir gerçekliktir. Dünya devletleri ve onların sahip oldukları devasa petrol şirketleri dahi, işlem yaptıkları petrolün oluşturacağı sera gazı emisyonuna karşılık olarak, bu emisyonu tölere edecek yenilenebilir enerji yatırımları yapmaya başlamışlardır. Gidişatın dünyamız açısından, geri dönüşü olmayacak bir noktaya evirildiğini herkes görmüş, bu nedenle temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik bir artış ve eğilim olduğu gözlenmektedir.
Ülkemizin en büyük ovası Çukurova’mızda enerji yatırımları maalesef, fosil kaynaklı yakıtlara bağlı olarak artış gösterme eğilimindedir. Meslek odamızın bu konuda yapmış olduğu çalışmayla, kömürlü termik santrallere ilişkin durum analizi yapılmıştır. Mevcutta inşaat halinde olan ve planlanan santrallere ilişkin teknoloji, kapasite bilgileri, üretecekleri enerji miktarları, alan bilgileri, kesilecek ağaç miktarları, kullanılacak kömür miktarı ve açığa çıkacak kül miktarlarına ilişkin teknik bilgiler projelerin ÇED raporlarından temin edilmiştir. Bu bilgilere göre, Adana ve Hatay İllerinde mevcut ve planlanan termik santrallerde yılda toplam 67 milyon 407 bin 626 ton kömür yakılması, bu miktar kömürün yakılması ile birlikte yılda 10 milyon 721 bin 782 ton kül açığa çıkacağı belirlenmiştir. Yine çevresel etki değerlendirme raporlarında, termik santrallerde yakılacak kömürden elde edilecek 1 MWh elektrik üretimi için 1 ton CO2 havaya salındığı öngörülmüş olup, bu kapsamda Adana ve Hatay İllerinde planlanan santrallerin tamamının işletmeye geçmesi ile birlikte yılda bacadan salınacak CO2 miktarı en az 168 milyon 522 bin ton/yıl olacağı tespit edilmiştir. Bu miktarların kirlilik yaratıp, iklim değişikliğine etkisi olacağını öngörmek, yanlış olmasa gerek. Öyle ki; Türkiye`de 2014 yılında gerçekleşen ve rapor edilen afet sayısı 500 iken, en sıcak yıl olan 2015`de bu sayı 731`e çıkmış, maddi ve manevi kayıplar yaşandığı çalışmada belirtilmiştir.
Güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle, vb. yenilenebilir enerji kaynakları açısından ülkemiz çok zengin bir coğrafyadır. Bu kaynaklara yönelim artmalı ve ar-ge çalışmaları hızlanmalıdır. Lakin gün gelir iklimde değişir, gelecek nesillerin yaşamı zora girebilir…