Duyulmuşsa sesi bir yerden, bir selam verip hal hatır sormakta istemiş ve çağırmışsa üstelik gidip görmemek, görüp sarılmamak olmazdı. Öyle ya bu, bazen lanet diyebileceğimiz kadar bizi yoran hayata, daha sıkı sıkıya bağlanmamıza en önemli sebeplerden biri dostlar değil miydi? Canımız sıkıldığında, içimizde dalgalarımız kabarıp duygularımızı oradan oraya savurduğunda, küfür haznemizde yeni kelimeler kendine yer edinmeye çalıştığında, onda bir dinginlik gözetip limanına sığınmaya çalışırız. Sığındığımız yerler meskun mahaller, meskun mahallerde iyilikleriyle iyiler, sessiz ve sakin bir yerdeler. Göz yaşlarımıza hakim olamayıp hıçkırıklara boğulsakta, tanıdık sıcak bir el uzanınca bizden yana, susup kalırız. Sarıp sarmalayınca o eli, tüm olumsuzlukları unutup, geride hataların tarafına değil, ileride doğrularla çizilen yolun gerçekliğine bakarız. Gerçeklerimiz eğriden geçmez, doğrularımızla yine yeniden hayatı kucaklarız.
Yeni sayfalar açmak cesaret ister. Cesaret bünyelerin yeryüzünde kapladığı alanla pekte ilgili değildir. Cesaret yürekle orantılı olmalı, yoksa göstermelik olur ve anında biter. Tıpkı saman alevi gibi yanıp söner. Açılan her yeni sayfa dostlar adına artışın bir göstergesidir. O, uğruna herşeyi göze aldıklarımız, bakışına yandıklarımız, sevdasına daldıklarımız adına ise; hayatımızda tutunamayanların bırakıp çekip gitmesidir.
Bu; karanlığın sonunda günü beklemekle eş değer, günün ışık huzmeleriyle heyecanlanan yüreğimde, yolu gözlenen bilinmez bir sevdanın mutluluğu yanıp söner. Bir ateş desen elle tutulmaz yakar, gel otur desen gönlümde başköşeye, dinlemez öyle söze gelmez, kim bilir ki durmaz belki kaçar. Sayfalarımız bazen dolduktan sonra çekip gider, bazen de zorunlu yani istemeden kapanır ve yenisini hayatımıza ekler. Dostlar çoğalıp mutlu ederken, anılarımızda gizlenen sevdalar hayatımıza hüzün eker. Kapatılan her sayfa dostları yenisine taşırken, sevdaları da kapanan sayfalar arasına gizler.
Dostlar; her ne yaşanırsa yaşansın, hiç tükenmek bilmeden yolumuzda devam ederler. Kimi zaman destek bilip yaslanırız, kimi zaman sohbetinde doğrularıyla yılları bir anda geçip yaşlanırız. Bakışlarında anlam, sesinde huzur gözetip, gözlerimizin pınarlarını güvenle onların yanında akıtırız. İçimizi döküp, iyice rahatlarız.
Mevsimden değildir sıcaklıkları, içtendir her yanları. Sıcak davransa da buz değildim erimedim, tekrar çağırdı erinmedim yanına gittim. Çağırsın yine giderim, dostlarımı hep severim.
Yanya’na gelme zamanlarımız istediğimiz kadar olmasa da, sohbetini çok sevdiğim Muzaffer Kolik öğretmenimiz, daha önce Ceyhan’da bir lisede görev yapıyordu. Şimdi ise Çamlıbel Anadolu lisesinde, Türk Dili ve Edebiyat öğretmeni. Okullarının meslek tanıtım ve kariyer günleri kapsamında Ceyhan’da olduğu gibi, burada da tarafıma davette bulundular. Büyük bir mutlulukla bu daveti de kabul ettim. Çevre Mühendisleri Odası Adana Şubemiz, benzer davetleri bugüne kadar geri çevirmemiş, mesleğimizin ve odamızın tanıtımını gerçekleştirmiştir. Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünde okuyan ve öğrenci komisyonumuzda yer alan iki arkadaşımla beraber, söyleşi yapacağımız okula saat 10:00 gibi ulaştık. Toplantı salonunda bizleri bekleyen öğrenci arkadaşlarımıza; mesleğimizin ve odamızın tanıtımını yaparak, çevrenin ve doğanın önemini anlatıp, yapılması gerekenleri anlattım. Öğrencilerin söyleşiyi dikkatlice dinlemeleri, sorularıma cevap vermeleri çevre adına umut vericiydi. Bizleri sıcak bir şekilde karşılayan okul müdürü Hakan Beye, Muzaffer, Yusuf ve adını bilmediğimi tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum.