Adana’yı bir haftada tüm Türkiye’ye tanıttık. Hem de turizmle, kültür ve sanatla falan değil, rant, rüşvet iddialarıyla...
Adliye kavgalarımız yetmiyordu şimdi tamam oldu.
Yaklaşık 10 gündür, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde başlayan rüşvet, imar düzenlemelerinde usulsüzlük, vergi kaçırma gibi iddiaları konuşuyoruz.
Altını çizerek söylüyorum İDDİALAR... Bu iddialar (çünkü birden fazla konu var) yargıya taşındı.  Karşılıklı suç duyurularının yanısıra, Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın incelemesi, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin belediyedeki çalışmaları olduğunu da unutmayalım.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin istifa çağrısına önce Mustafa Tuncel, ardından da Başkan Aytaç Durak’tan yanıt geldi ve her ikisi de partilerinden istifa ettiler. Şimdi herkes Bahçeli’nin, dolayısıyla MHP’nin Durak’ı ortada bıraktığını konuşuyor. Durak ise Bahçeli’nin istifa çağrısının parti tüzüğü gereği olduğunu belirterek bu çağrıya keskin bir tavır göstermedi.
Durak, Bahçeli ile görüşmeden istifa konusunda bir karar vermeyeceğini açıklasa da bu talebin tüzük gereği olduğunu yinelemişti. Yani istifa kaçınılmazdı. Yine aynı gün, haber ajansları MHP’den Durak’a randevu verilmediği yönünde bir haberi geçti.  Durak ise randevu talebinde bulunmadığını açıkladı.
Bu sırada Durak, İstanbul ve Ankara’da TV’ler arasında adeta mekik dokudu durdu.
Derdini anlatmak için bir programdan diğerine gitti durdu. Söyledikleri ise hep aynıydı. Adanalılar olarak ezberlediğimiz cümleleri o programların hepsinde sıraladı durdu. Yani hep “aynı nakarat”tı.
Durak’ın anlattıkları arasında en haklı olduğu konu ise rüşvet pazarlığı olduğu iddia edilen ses kaydıyla ilgili tartışmanın bir anda kendisinin mal varlığı tartışmasına dönmesiydi.  Durak’ın bu sözlerine katılmamak elde değil.
Ses kaydı hakkındaki tartışmalar bir anda durdu. Ses kaydında adı geçtiği iddia edilen CHP’li Mehmet Esendemir de sessiz sedasız Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Partisi CHP de İl Disiplin Kurulu’nu oluşturdu.
Şu an ise Durak’ın görevden alınıp ve yerine kimin geçeceği konuşuluyor.
Durak’ın sözlerine tekrar dönelim. Durak, asıl konunun ses kaydı olduğunu söyledi. Ancak, burada dikkatlerden kaçan konu tartışmaların bir gün öncesinde Durak’ın “İmar Partisi” başlıklı yazı nedeniyle başladığıydı.
Mustafa Tuncel’in Durak’a tepkisi, o ses kaydı nedeniyle olmamıştı. Çünkü tepki gösterdiğinde ortada henüz ses kaydı yoktu. Tuncel, Durak’ın “İmar Partisi” başlıklı yazıyı yazan kişiyi arayıp tebrik ettiğini dile getirmesine tepki göstermişti. “Şimdi sen benim Adana’daki imar işlerini organize ettiğimi mi söylüyorsun” diye Durak’a bir soru yöneltip “Benden özür dile. Yoksa konuşursam altında kalırsın” dedi durdu.
Ertesi günkü oturumda Başkan Durak, ses kaydını dinlettikten sonra bir önceki günkü tartışmaları yaşadığı kişilerin bu konuyla ilgili de konuşmasını söyleyince de kızılca kıyamet  koptu. Sonrasında olan oldu ve bugün hem Tuncel hem Durak MHP’den istifa etmek zorunda kaldı.
“İmar Partisi” başlıklı yazıyla başlayan tartışma, rüşvet pazarlığı olduğu iddia edilen ses kaydına, Tuncel’in konuşmalarının ardından da Durak’ın mal varlığına dönüverdi bir anda.
Aslında konuyu tek cümleyle özetleyecek olursak; “Durak kendi ayağına sıktı” demek yanlış olmaz. Çünkü, Durak’ın amacı dikkatleri ses kaydına çekmek ve tartışmaların bu bağlamda sürmesini sağlamaktı.
Durak, farkında olarak ya da olmayarak kendi sattığı arsa üzerinden vergi kaçırdığını itiraf etti.
Tuncel’in Durak’ın malvarlığıyla ilgili sözleri ise bir anda ulusal medyanın gündemine taşınınca olayın boyutu tamamen değişti. Durak, kendi açısından en doğrusunu yaptı ve İstanbul’da basın toplantısı düzenledi. Burada yaptığı hata ise gazetecilerle atışmasıydı. Adana’da basın mensuplarına yönelik alışılagelen tavrını orada göstermeye kalkınca “Kabadayı mısın Bay Başkan” manşeti atıldı, Vatan gazetesinde. Gazete Adana’ya bir de muhabir gönderdi ve konu sürekli ya manşetten ya da sürmanşetten işlendi. Savcılık da bu haberleri görmezden gelmedi...
Durak, Uğur Dündar’ın konuğu olduğunda da yine medyayı hedef aldı ve Dündar da Durak’a tepki gösterdi. Bir diğer yanlış da buydu. 
Ardından MHP Lideri Bahçeli, Tuncel ve Durak’ın istifasını istedi.
Şu an ise gizli bir strateji savaşı yaşanıyor. Durak’ın görevden alınacağı yönündeki iddialar sokakta bile konuşulur hale geldi. Konuşulmanın ötesinde br beklenti haline geldi. Hatta Durak’ın yerine kimin geçeceği yönünde görüşler bile dillendirilmeye başlandı. Durak, yargıya taşıdığı ses kaydını dinleterek adeta yargısız infaz yaptı.
Durak hakkında yargıya intikal eden tüm konular da şu an birer İDDİA ve yargı kararını verene kadar da İDDİA’dır.
Bu iddialarla ilgili olarak da adeta yargısız infaz yapıldığını söylemek yanlış olmaz sanırım.
Bir tahminde bulunayım: Durak en geç 10 güne kadar Metronun açılışını yapacak, kırmızı otobüsler biraz daha ucuzlayacak... Niye böyle bir tahmin yaptığımı merak ediyorsanız  bunun yanıtını da siz bulun...
Sonuç olarak...
ODTÜ’lüler İstanbul’da 125 bin binayı incelemiş ve 7.2 şiddetindeki bir depremde 25 binini, 7.5 şiddetindeki bir depremde ise 45 bininin yıkılacağını söylemiş.
Adana’da böyle bir deprem olsa ne olur sizce?
Bırakalım yargı işini yapsın. Biz de bu arada kentin sorunlarını düşünelim biraz...

Kaynak: Çukurovapres Gazetesi