Son günlerde dünyanın dört bir yanını Wıkıleaks Belgeleri furyası sardı. Belli aralıklarla, düzenli şekilde internet ortamında sunulan “Dedikodu diplomasisi” olarak adlandırılan bilgi ve belgeler ile çeşitli kaynaklarla yapılan konuşmaların yeraldığı bilgi notları tüm Dünyada merak uyandırdı.

Diplomasideki kirli çarşaflar bir bir ortaya döküldü.

Ancak başta ABD olmak üzere müttefikleri ve güdümündeki ülkeler, inkar edemedikleri bu bilgi ve belgeleri görmezden gelmeyi yeğledi. Bilgi ve belgeleri küçümseme ve dikkate almamayı öne çıkararak, konuyu farklı yerlere taşımaya çalıştılar.  Yani bilgi ve belgelerden çok, bu sızıntının bir çok insanın (ajan-muhbir) hayatını tehlikeye düşüreceğinden bahsederek, Wıkıleaks'ın doğru yapmadığını ileri sürerken, diğer yandan da gözdağı verip, server sağlayıcılarını tehdit ederek, yayını durdurmaya çalışıyorlar. Görünen o ki; daha yüzbinlerce belge sırada... Yani şimdilik ortaya çıkanlar buzdağının üstü olsa gerek.

Bilgi ve belgelerin gerçek olması, içerdiği bilgilerin ağırlığı, emperyalist sistemin nasıl yürüdüğü, ülkelerin birbirleri hakkında, yöneticileri hakkında nasıl notlar aldığı, o ülkeler hakkında her türlü bilgi ve belgeye sahip olmak için nasıl çalıştığı gibi can alıcı noktalar bilinçli bir şekilde gözden kaçırılarak, Wıkıleaks'a yükleniliyor.

Wıkıleaks sadece bu çirkinliklere ayna tuttu. İnsan hayatı üzerine kurulu pis tezgahları, kanla yoğrulmuş sıcak parayı, ABD'nin silah sanayinin nasıl çalıştığını, ABD'li diplomatların bulundukları ülkelerde ne gibi faaliyetler içerisinde olduklarını orta yere serdi.

***

Tüm bu belgeler ışığında Dünya genelinde yapılan yorumlarda ağırlık noktası, Wıkıleaks konusunda İsrail'in karlı çıktığı yönünde oldu. Ancak İsrail'in gücünün abartıldığı ortada. İsrail ABD'nin Ortadoğu'daki şımarık çocuğu. Yani beslemesi. ABD'nin silah sanayisinin test sürüşünü yapan co-pilot'u gibi. ABD'nin ürettiği silahlar, İsrail tarafından bölge halkları üzerinde test ediliyor. Korkutucu bir güç yaratılarak, sömürü düzeni sürdürülmeye çalışılıyor. Bölgede bulunan hakim güçler korunarak, bölge insanı zapt-ı rapt altında tutuluyor. Körfez ülkelerindeki asalak, köhnemiş ve dış payandalar sayesinde ayakta duran kraliyetler, bu sayede hükümranlıklarını devam ettiriyor. Karşılığında da kendi ülkesinin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri emperyalistlere peşkeş çektiriliyor.

***

Wıkıleaks belgeleri diplomatların aslında kendi ülkelerinin casusu olduğu gerçeğini de ortaya çıkardı. Büyükelçiler, Konsoloslar ve diğer diplomatik temsilcilerin nasıl çalıştıklarını gözler önüne serdi. Bulundukları ülkede başta iş çevreleri olmak üzere gazeteciler ve siyasi parti mensuplarının, vekillerin ağzından nasıl laf alındığını, ülkedeki siyasi atmosferin nasıl gerçekleştiği, ülkedeki farklı çıkar gruplarının birbirleri arasındaki çelişkileri ve uygulamaya koydukları stratejiler hakkında nasıl bilgi sahibi olduklarını Wıkıleaks ortaya çıkardı.

***

Bazı gazete sahipleri, sahibi oldukları gazetede çarşaf çarşaf, büyük puntolarla verdikleri haberde, ABD'nin Kuruluş Yıldönümüne nasıl katıldıklarını, Büyükelçilik tarafından nasıl ağırlandıklarını, gördükleri iltifatı ballandıra ballandıra anlatırken, bu görkemli ağırlama töreninin arkasında nelerin yattığını belki bilmiyorlar belki de bilmezden geliyorlar.

Casus diplomatlar 'kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez' örneğinde olduğu gibi, bu tür kargaların ağzındaki peyniri almak için göstermelik iltifatlar, şaaşalı törenler, gözalıcı sunumlar ve gerektiğinde de çeşitli hediyeler vermekten geri durmaz. Çünkü çalışma yöntemleri ve perde arkasındaki görevleri bunları yapmayı gerektiriyor.

İkinci Dünya Savaşı'nda Ankara ve İstanbul adeta casuslar savaşına mekan olmuştu. Her iki cephe de Türkiye'yi kendi yanında savaşa çekebilmek için türlü oyunlar sergilemiş, provakasyonlar düzenlemiş, hükümetleri etkileme çabalarının yanısıra değişik yöntemlerle paylaşım savaşının bir cephesi haline getirmeye çalışmışlardı. Diplomatik dokunulmazlık zırhına sahip olanlar, bu sayede casusluk savaşının içerisinde yeralmışlardı. Bir çok koşulda taraflar birbirlerinin diplomatlarını açığa çıkarma ve kendi açılarından savaşta karlı çıkma mücadelesi verirken, "non personan grata" diyerek, birbirlerinin diplomatlarını istenmeyen adam ilan ederek, diplomatik savaşı sürdürmüşlerdi. Wıkıleaks belgeleri işte bu diplomatların aslında hangi amaca hizmet ettiklerini, halkın anlayacağı en net şekilde belgeleriyle ortaya koydu.

***

İran'daki Şah rejiminin yakılmasının ardından, Sovyetlerin Çeçenistan'a, ABD'nin Afganistan'a girdiği günlerde Ankara ve İstanbul yine casuslar savaşına tanıklık etti. İstanbul'da öldürülen İranlılar ve Çeçen komutanlar da hep bu casuslar savaşının perde arkasındaki olayların kanıtı oldular. ABD'nin başta Afganistan ve Irak olmak üzere bir çok ülkede yürüttüğü kirli savaşın ayrıntılarını gözler önüne seren Wıkıleaks, en azından geniş halk yığınlarına gerçekleri görme fırsatı sunarken, politik çevrelerin kirli savaş oyunlarını ortaya sererek, ezilen kitlelerin yaşananları anlayabilmesi açısından olumlu bir misyon yüklenmiş oldu.

***

Wıkıleaks, her türlü pisliğin, melanetin, çekişmenin, kaosun arkasında başka hesaplar yattığını gösterdi.

Gözümüzde büyüttüğümüz insanların aslında bu emperyalist düzen içerisinde nasıl piyon olduklarını gözler önüne serdi.

Geniş halk yığınları bugünden itibaren artık zarfa değil, mazrufa bakmayı öğrenmiş oldu.

Kirli çamaşırları ortaya dökülenler yaptıkları pisliği örtebilmek için belgelerdeki inkar edilemeyecek gerçekleri gizleyebilmek için, belgeleri ortaya dökenlere saldırıyor. Hiçbir şekilde mahcubiyet duymadan, utanmadan, kirli ve çirkin yüzlerini saklamaya gerek duymadan, aynaya kızıyorlar. Kanlı ellerini temizlemeye çalışacakları yerde, ellerini ceplerine koyarak, ışıktan korkan yarasalar gibi ışığı tutan ellere kin duyuyorlar. Bugünkü şatafatın, zenginliğin, lüks yaşamın, sefahat alemlerinin altında milyonlarca emekçinin, yoksulun kanı ve gözyaşı olduğunu saklamaya çalışıyorlar.

Wıkıleaks yeldeğirmenleriyle savaşan şövalye ruhlu insanlardan oluşuyor. Wıkıleaks aslında emperyalist yağmaya, soyguna, talana karşı olanların oluşturduğu, emekçilerden, halktan yana saf tutanların oluşturduğu sanal bir cephe. Emperyalistlere meydanı boş bırakmayan, gelecek aydınlık günlere özlem duyanların, 'Bir şey yapmalı' diyen insanların, gerçekten bir şeyler yapmaya çalıştıklarının göstergesi. Wıkıleaks'e bu gözle bakmak gerektiğine inanıyorum. Wıkıleaks'in gerçekte Amerika tarafından sistemin bağırsaklarının temizlenmesi için başlattığı bir girişim olduğuna inanmıyorum. Wıkıleaks'e farklı bir pencereden bakıyorum ve en hafifinden de olsa, mevcut sistemin kirli yüzüne ayna tutması nedeniyle de olumlu buluyorum.

Bugün server sağlayıcılarının tehdit edilerek Wıkıleaks'ın sesinin kısılması çabalarına karşın, binlerce insan kendi sitelerinden bu belgeleri yayınlamaya devam ederek, geniş halk yığınlarının kirli savaşı öğrenmesine hizmet etmek için kolları sıvadı bile. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Kirli düzenin bu şekilde daha uzun süre gitmeyeceği ortaya çıktı. Bundan önceki sistemler olduğu gibi kapitalist sistem de kendi mezar kazıcısı tarafından tarihe gömülecek. Ama bugün, ama yarın belki yarından da yakın...