Adana

TMMOB Mesaj Verdi: Afete Dönüşen Depremlerden Ders Çıkarılsın!

Abone Ol

Katılımcıların taşıdığı, depremin yıkıcı etkilerini yansıtan, 1998 Ceyhan Depreminden fotoğraflar eşliğinde düzenlenen törende, Odalar adına açıklamayı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak yaptı.

Anma Töreninde, Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Mimarlar Odası Adana Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ertaç Özal, Ceyhan Belediye Başkan Yardımcıları Ömer Arslan, Ahmet Özkan Akgün ve Burhan Onuk, TMMOB’ye bağlı Odaların üyeleri ve Ceyhanlılar yer aldı.

Hıdır Çak ortak açıklamaya depremde hayatını kaybedenleri saygıyla anarak başladı ve 27 Haziran 1998 tarihinde meydana gelen Adana - Ceyhan Depreminin 26. yılının, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerin acılarının da yüreklerde taşınarak karşılandığını belirterek,  bir daha böylesi acıların yaşanmamasını temenni etti.

Odaların açıklamasında şu sözler yer aldı:

“Bugün, bu anma törenini; zemin özelliklerinden,  mimari ve betonarme tasarımına,  projelendirmeden yapım aşamasına kadar görev alan meslek disiplinleri olan; İnşaat, Jeofizik, Jeoloji Mühendisleri ve Mimarlar Odası Adana Şubeleri ile bunların takibi ve kontrolünde yer alan Ceyhan Belediyesi olarak birlikte düzenledik. Birlikte hareket etmenin, birlikte çalışma yürütmenin, eşgüdümün önemini de bu vesile ile ayrıca vurgulamak isteriz.

27 Haziran 1998 yılında saat 16.55’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki Adana – Ceyhan Depremi;  145 kişinin ölümüne, bin 500 kişinin yaralanmasına ve binlerce kişinin evsiz kalmasına yol açmıştır.  Depremin hemen ardından TMMOB’ye bağlı Odaların Adana Şubeleri Ceyhan’da incelemede bulunmuş ve ön hasar tespitinde gönüllü olarak görev almıştır. Ceyhan ilçesindeki kayıpların ve hasarın, binaların mühendislik hizmeti almamasından ve yine o dönemdeki yasa ve yönetmeliklerin yetersiz kalmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Gerek Ceyhan Depremi ve ülkemizde yaşanan diğer depremler ve özellikle de ülkece büyük acılar yaşatan 6 Şubat depremleri göstermiştir ki; ülkemizin en önemli sorunlarından birisi, var olan yapı stokumuzun çoğunluğunun riskli ve deprem güvenliği olmayan yapılar olmasıdır. Bunu yıllardır söylüyoruz ve ne yazıktır ki yürütülen mevcut politikalar, daha da söylemeye devam edeceğimize işaret ediyor.

Üzerinde yaşadığımız katı yerkabuğunun altındaki akışkan magma tabakası soğumadığı ve konveksiyon hareketlerini devam ettirdiği sürece, dünyanın her yerinde depremler olacaktır. Dağların, ovaların, denizlerin, çukurların vb. bütün bu Jeolojik oluşumların sebebi aynı hareketlerdir. Dolayısı ile bütün bu oluşumlar gibi deprem bir doğa olayıdır.

Bu bağlamda; depremin olup olmayacağından ziyade, olacağı gerçeğini artık kabullenip, canlarımızı emanet ettiğimiz yapılarımızı buna göre tasarlamamız gerekmektedir. Yapılar tasarlanırken üzerine oturacakları zeminin statik ve dinamik tüm fiziksel özelliklerini etüt etmek ve yapı – zemin ilişkisinin iyi kurulduğundan emin olmak gerekmektedir.

Nitelikli, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulması için planlamadan tasarıma, projelendirmeden uygulamaya kadar tüm mimarlık-mühendislik hizmetlerinin; gerekli bilgi, beceri ve yeterliliklere sahip meslek mensuplarınca sunulması gerekmektedir. Yapı üretim ve denetim sürecinde, mesleki hak ve yetkilerin geliştirilmesinin, müelliflik ve telif haklarının korunmasının; mesleki hizmetlerin yerine getirilmesinin güvencesi meslek odalarıdır.  Bu nedenle meslek odalarının mesleki faaliyetlere yönelik denetim yetkilerinin imar mevzuatında tanımlanması gerekmektedir.

Ayrıca; projelerin yönetmeliklere uygunluğunu kontrol edilebilmesi açısından, yerel yönetimlerin bünyelerinde, ilgili meslek gruplarından yeterli sayıda, konusunda uzman personel bulundurmaları önem arz etmektedir.

Bunun yanı sıra, afete dönüşen depremlerden ders çıkararak, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda, bilim ve tekniğin ışığında hazırlık yapılması anılmalı ve tüm ülkemiz için acil durum eylem planı hayata geçirilmelidir.

Ne zaman ve nerede büyük bir depremin meydana geleceği bilinmemekle birlikte, felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gerekenler bellidir:

1.     Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.  

2.     Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalıdır.

3.     Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hakim olması, kaçak yapılaşmanın önünü açmakta, imar aflarına vesile olmaktadır. Kaçak yapılaşmanın önüne geçilmeli ve yeni bir imar affı söz konusu edilmemelidir.

4.     Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliği sağlanmalıdır.

5.     Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir.

6.     Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, dönüşümde sosyal, ekonomik ve mekânsal faktörler göz önüne alınmalıdır.

Sonuç olarak; 1998 Ceyhan Depremi, bugünün bakış açısıyla incelendiğinde, yapıların depreme karşı direncinin artırılması gerekliliğini vurgulayan bir örnek olmuştur, tıpkı 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri gibi. Türkiye gibi deprem riski yüksek bir ülkede, yapıların güçlendirilmesi ve deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Aynı ihmaller nedeniyle bir daha aynı acıları yaşamamak için kaybedecek tek bir günümüzün bile olmadığını hatırlatıyor; İnşaat, Jeofizik, Jeoloji Mühendisleri ve Mimarlar Odası Adana Şubeleri olarak Ceyhan ve Kahramanmaraş depremlerinde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”