Adana

TMMOB Adana İKK'dan Cumhuriyet'in 100. Yılında "Dayanışma" Çağrısı

TMMOB Adana İKK, TMMOB’nin “Boşuna mı okuduk” kampanyası kapsamında basın toplantısı düzenledi

Abone Ol

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK)   Sekreteri Ahmet Uncu, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesinde yaptığı basın toplantısında;  mühendis, mimar, şehir plancılığı mesleklerinin itibarsızlaştırılarak iktidarca görmezden gelinmesine karşı haklarını ve geleceğini savunmak için TMMOB tarafından başlatılan  'Boşuna mı Okuduk' kampanyasını duyurdu. Toplantıya CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin ve TMMOB’ye bağlı Odaların Adana Şube Başkan ve üyeleri de yer aldı.

Uncu; 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Dayanışma Günü'nde TMMOB'nin tüm illerde sokağa çıkacağını ve mücadeleyi büyüteceklerini bildirerek tüm duyarlı kesimleri dayanışmaya çağırdı.

Uncu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılına yaklaştığımızı belirterek; ülkemizin kalkınması, sanayileşmesi ve gelişmesi sürecinde mühendis, mimar ve şehir plancılarının katkılarıyla Cumhuriyet’in, büyük başarılara imza attığını ifade etti.

Ülkenin en zor işlerinden birini kendine görev bilen meslektaşları sayesinde Cumhuriyet tarihinin önemli süreçlerinin ilmek ilmek örüldüğünü söyleyen Uncu, “Mühendis, mimar ve şehir plancıları, sadece kendileri için değil aynı zamanda parçası oldukları toplum ve ülke için de çalışmış ve üretmiştir. Tarihimiz boyunca kalkınma, sanayileşme, kentleşme, denizcilik, gıda, iletişim, bilişim, ulaştırma, enerji ve tarım gibi temel alanların ve plan, proje, üretim, denetim gibi süreçlerin itici gücü meslektaşlarımız olmuştur. Bugünden bakıldığında hayranlık uyandıracak politikalar ve uygulamalar mesleklerimizin yoğun katkısı ile hayata geçirilmiştir” dedi.

Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde ise mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunların hayatımızı kuşattığını işaret eden Uncu; plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşullarının ülkemizi teslim aldığını kaydetti.

Uncu, 1980’li yıllardan 2000’li yıllara geliş sürecini şu sözlerle aktardı:

“1980’li yıllardan itibaren imalat sektöründe başlayan özelleştirme dalgasıyla, kamuya ve halka ait olan varlıklarımız devletin elinden çıkarılarak sermayenin dizginsiz sömürüsüne ve yağmasına açılmıştır. Fabrikalarımız, limanlarımız, santrallerimiz, kamu arazilerimiz ve kamu işletmelerimiz sermaye gruplarına peşkeş çekilmiştir. 1985 yılından itibaren hız kazanan program çerçevesinde, günümüze kadar 183 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış/devir işlemi yapılmış, bu kuruluşlardan 171’inde hiç kamu payı kalmamıştır. Özelleştirmelerin ardından yaşanan ekonomik krizlerle birlikte Türkiye ekonomisi üretime dayalı bir ülke olma modelini terk etmiştir. Kayıt dışı ekonomi başını almış yürümüş, fason üretim ve montaja dayalı üretim biçimleri benimsenmiştir. 2000’li yıllardaysa inşaata dayalı bir ekonomik model benimsenmiş, üretim yerine ithalatın desteklendiği, teknoloji ve teknik hizmetlerin dahi ithalinin makbul göründüğü bir dönem yaratılmıştır. Bu süreçte kamu işletmeleri parçalanarak kamuya ait çimento, süt, et, yem, dokuma, orman ürünleri, gemi, gübre sanayileri, enerji santralları, kimya ve petrokimya tesisleri, maden işletmeleri, demir çelik işletmeleri, kâğıt fabrikaları, telekomünikasyon hizmetleri, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü özelleştirilerek bu alanlar uluslararası tekellere bırakılmış, ülkemiz daha da fazla dışa bağımlı hale getirilmiştir. Devlet tarafından sunulması gereken teknik hizmetler piyasalaştırılmış ve serbest piyasa ekonomisinin insafına terk edilmiştir.”

Cumhuriyet kazanımlarının birer birer tasfiye edildiğini;  piyasacı dönüşümden tüm yaşam alanlarının yanı sıra mühendislik-mimarlık uygulamalarının, mühendis, mimar ve plancıların sosyal konum ve koşullarının da doğrudan olumsuz biçimde etkilendiğini ifade eden Uncu, sözlerine şöyle devam etti:

“Meslek alanlarımızda büyük bir yıkım yaşanmıştır. Bu yıkıma bağlı olarak bir dönemin gözde meslekleri olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının itibarı neredeyse sıfırlanmıştır. Bir afet ülkesi olmamıza rağmen, daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir.

Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır. Ülkemizin temel sorunlarının çözümünü de afetlere karşı dirençli, sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşayabilmemizi de sağlayacak olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır.

Mühendis, mimar ve şehir plancıları açlık ve yoksulluk sınırı altında düşük ücretlerle, kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmıştır. Ücretli çalışan meslektaşlarımızın yaklaşık %60’ı asgari ücret düzeyinde ücretlere çalıştırılmaktadır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın hakları erimiş, kamuda istihdam giderek daralmıştır. Emekli meslektaşlarımız, üstlendikleri tüm önemli ve kritik görevlerden yüz akıyla çıkmayı başarmışken, mesleklerini bir ömür boyu ifa etmişken bugünlerini yoksulluk ve geçim sıkıntısı teslim almıştır.

Mühendis, mimar ve şehir plancısı adayı pek çok genç, ülkemizin geleceğine dair umutlarını kaybetmek üzeredir. İşsizlik oranı %40’ları aşmıştır. Yeni mezun meslektaşlarımızın iş bulma süreleri 18 aya kadar uzamıştır. Çok sayıda meslektaşımız iş bulamadığı için yurtdışına çıkmaktadır. Ülkemiz, yetişmiş değerli mühendis, mimar ve şehir plancılarını kaybetmektedir. Meslektaşlarımız yoğun işsizlik sonucu geçimlerini sağlayabilmek için meslek dışı işlere yönelmekte, tezgâhtarlık, garsonluk, kuryelik gibi işlerde çalışmaktadır.

Bu acı tablo bizlere kaybedilmekte olan bir geleceği işaret etmektedir. Yüzbinlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının bilincinde “boşuna mı okuduk!” sorusu belirginleşmektedir.

Tüm bu olumsuzlukların üzerine siyasi iktidarın TMMOB ve bağlı Odalarımıza karşı düşmanca tutumu da eklendi. Bilindiği üzere TMMOB’nin yetkileri yıllar içerisinde parça parça koparıldı,  elimizden alındı. Geçtiğimiz aylarda ücretli çalışan üyelerimizin asgari ücretini belirleme yetkimiz de elimizden alındı. SGK ile yapılan ücret denetimi protokolü gereği 2012 yılından bu yana belirlemekte olduğumuz mühendis, mimar ve şehir plancısı asgari ücreti, belli ki sermaye çevrelerini ve iktidarı rahatsız etmiştir. Gelişen baskılar sonucu SGK önce protokolün içini boşaltmak istemiş ardından da 2017 yılında protokolü tek taraflı olarak feshetmiştir.

Bu müdahaleye rağmen TMMOB ve Odalarımız ücretli çalışan meslektaşlarımızı korumak amacıyla yönetmeliklerimiz gereği asgari ücret belirlemeye devam etmiştir. En son geldiğimiz aşamada siyasi iktidarın müdahalesi sonucu açılan davalarla ilgili yönetmeliklerimiz geçtiğimiz aylarda iptal edilmiş, bu yetkimiz de elimizden alınmıştır. Böylece, ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları, serbest piyasanın acımasız sömürüsü karşısında korumasız bırakılmıştır.

Bir asırdır ülkemizin kalkınması, ilerlemesi ve halkın refah koşullarında yaşaması için emek harcayan mühendis, mimar ve şehir plancıları bu tabloyu hak etmemektedir.

Tüm emekçi halk kesimlerinde ülkemizin geleceği için kaygılar her geçen gün artmaktadır.

 Bitmek bilmeyen ekonomik krizler, enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluk milyonların âdeta kaderi haline getirilmiştir. Daraltılan meslek alanlarımız ve mesleki itibarımız erozyona uğradıkça ülkemizin ve yurttaşlarımızın uğradığı yıkım da artmaktadır.

Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları;  sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz. Mücadele etmezsek yaşadığımız sorunların daha da büyüyeceğini çok iyi biliyoruz.

Ülkemizin okumuş çocukları olarak Cumhuriyetin ikinci asrında, eşitlik ve özgürlük temelinde, üreten, sanayileşen, gelişen ve hakça bölüşen bir ülkeyi inşa etmek için seferber oluyoruz.

Bir dönemin en itibarlı, gözde mesleklerinin Cumhuriyetin 100. yılında ne hale geldiğini, nasıl ve neden gözden çıkarıldığını, hangi sorunları yaşadığını ortaya koymak ve sorunlarımızın çözümü için sesimizi daha fazla yükselteceğiz.

Mühendis, mimar ve şehir plancılarını görmezden gelenlere ve yok sayanlara karşı haklarımız ve geleceğimiz için ayağa kalkıyoruz.

19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Dayanışma Gününde tüm illerde kitlesel basın açıklamalarıyla sorunlarımızı halkımız ile paylaşacak ve devamında örgütlü gücümüz ile mücadeleyi büyüteceğiz.

Tüm meslektaşlarımızı ve halkımızı omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz!

Yaşasın TMMOB, yaşasın örgütlü mücadelemiz!”