Siz korkmuyor musunuz?

Abone Ol

8 yıl ilköğretim, 3 yıl lise, 2 yıl üniversiteye hazırlık, 4 yıl üniversite...

Toplamda ortalama 15-17 yıllık bir eğitim süreci...

Yaş mı dediniz?

Bu sürecin sonunda ortalama 23-24...

Büyük bir umutla, heyecanla ve ideallerle bu süreci tamamladınız.

Tebrikler!..

Ya mühendis oldunuz ya gazeteci ya da başka bir mesleğin uzmanı.

Artık iş yaşamına atılmak para kazanıp, anne-babanızın harcadığı emeğin karşılığını vermeniz lazım.

Nasılsa üniversite mezunusunuz ve rahat iş bulursunuz. Hem de kendi alanınızda...

Çok beklersiniz !

Erkekseniz vatani görevinizi de yapmanız gerek. Ya hemen gidip bitirip geleceksiniz ya da birkaç yıl daha tecil ettirip kariyer yapacaksınız. Her iki durumda da bir şey değişmeyecek nasıl olsa. İşsizsiniz yine de...

Babanızdan da para isteyemiyorsunuz, utanıyorsunuz. Emekli maaşıyla evi zar zor geçindiriyor çünkü. Anneniniz kıyıda köşede tuttuğu da bitti.

Ne kadar çırpınırsanız çırpının boşa.

Umutsuzluk, isyankarlık, yılgınlık zihninizi sarıyor.

Üniversite okumak için belki de 1-2 yıl ÖSS’ye hazırlık kursuna gitmişsiniz.

Kurs parasını ödemek için anneniz-babanız yediğinden, içtiğinden, giydiğinden fedakarlık yapmış ve sonunda güç bela ÖSS’yi kazanmışsınız.

Okulunuzu da bitirmişsiniz ve işsizsiniz.

Özel sektörde iş bulmak ne mümkün!

Asgari ücretle bile iş bulmak pek olanaklı değil.

İş başvurusu yaptığınız bazı işverenler üniversite mezunu olduğunuzu duyar duymaz işe alacaksa da almaktan vazgeçmiş.

Çıkış yolu arıyorsunuz.

“Keşke öğretmen olsaydım” diye düşünüyorsunuz  ve sonrasında ataması yapılmayan öğretmenler geliyor aklınıza.

“Bir kamu kurumuna girebilsem”  diye düşünmeye başlıyorsunuz şimdi de...

Devlet memuru olmak tek çözüm.

İşiniz garanti, maaşınız gününde ödeniyor, çalışma günleri ve saatleri de belli.

“Devlet memuru olayım da ne iş olursa olsun farketmez” diye geçiriyorsunuz içinizden ama unuttuğunuz bir şey var.

Üniversite mezunu olmanız önemli değil. Önce KPSS’ye girmeniz gerek.

“Tamam girerim” diyorsunuz ama o sınava girmek için de para bulmanız gerek.  Babanızdan nasıl para isteyeceksiniz peki?

“Arkadaşlarınız sağolsun” buldunuz parayı, girdiniz sınava...

Soruları yanıtlarken bir yandan da “Niye üniversite okudum da ... oldum” diye düşünüyorsunuz.

Ve sonunda kazandınız KPSS’yi...

Durun sevinmek için hala çok erken.

Başvuru yaptığınız yerler için aldığınız puan ne olursa olsun yeterli değil. Bir de mülakata gireceksiniz.

Mülakat da nesi?

“Acaba yapılacak işle ilgili sorular mı sorulacak yoksa bizden mi değil mi diye sorguya mı çekileceğim ?!.”

Sorulara dikkatli yanıt vermek gerek, Alimallah bu kadar emek boşa gidebilir.

Veeeeee sonunda devlet memurusunuz.

Tebrikler sonunda başardınız yaşamınızdan boşa giden onca yılı dert etmeyin artık yapacak bir şey yok.

Bundan sonra her yıl maaşınıza yapılacak zam oranını bekleme zamanı.

Eyvah! Çalıştığınız kurum özelleştiriliyor...

4C’mi o da ne...

...

Niye yazdım bunları biliyor musunuz?

Adana Emniyet Müdürü Salih Kesmez’in \"Teşkilatımızın yüzde 80\'i yüksek okul ve üniversite mezunudur. Bunu övünerek söylüyoruz\" sözleri için.

Mutluyum Emniyet Teşkilatı her geçen gün kendini yeniliyor geliştiriyor ve teşkilatta eğitimli insanlar görev yapıyor.

Üzülüyorum çünkü bu sözler ne yazık ki yukarıdaki süreci yaşayan onlarca arkadaşımı ve yitip giden yılları anımsıyorum.

Korkuyorum. Bugün yarını göremezken, yarın çocuklarımız ne yapacak?

Bu şartlarda bu dünyaya yeni bir can getirmenin sorumluluğunun ne kadar ağır olacağını düşünmek bile korkutuyor beni.

Siz korkmuyor musunuz?

 

 Kaynak : Çukurovapres Gazetesi