Yılda bir kez de olsa topluca yürüyeceklerdi.
Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı haykıracaklardı.
İnsanca yaşam için…
Meşru ve haklı taleplerini dile getireceklerdi.
Pankartlarla, afişlerle, sloganlarla…
Daha güzel, daha yaşanabilir bir ülke dileyeceklerdi.
Çocuklarının geleceğinin emin ellerde olmasını isteyeceklerdi.
‘Eşit-parasız sağlık, eşit-parasız eğitim’ diyeceklerdi.
Açlık, yoksulluk sınırından kurtulmak…
Rahat nefes almak…
Ailesinin isteklerini karşılayabilmek…
Eve boynu bükük dönmemek için…
İnsan onuruna yakışır ücret için halay çekeceklerdi.
İşten atılan; işini, işsizi; iş isteyecekti…
Tüm bunlar bir günde gerçekleşmeyecekti…
Ama, yine de…
1 Mayıs…
İşçinin, emekçinin bayramı olacaktı…
Yılda bir gün de olsa…
Alınterinin, garibin, gurebanın çığlıkları…
Islıkları, sloganları yükselecekti.
Demokratik talepler sokaklarda yankılanacaktı.
Olmadı…
Ülke insanının kabusu olan bombalar…
İşçinin bir günlük özgürlüğüne de musallat oldu.
Adana’daki bomba ihbarı, 1 Mayıs’ı engelledi.
Birileri çıkıp güvenlikten bahsediyordu halbuki…
Turist çağırıyordu, kollarını açarak…
Barış olmadan, güvenlik sorunu bitmeden…
Uyarılara kulak asmadan…
Yurtdışından turist çağırıyordu…
Biz, 1 Mayıs’ta evimizden çıkamazken…
İşçinin tek günlük hüzünlü bayramı da elden gitmişken…
Birileri nutuk atmaya devam ediyordu…
Kutlu olsun!
Yorumlar