Hiçbir Şeyin İçinde Her Şey

Abone Ol

          Bu günde yazacak çok şey var diye hiç bir şey yazmayacağım bu haftaki yazımda. Diyeceksiniz ki ne kadar saçma bir şey bu. Bir şey bulamadın yazacak ve dikkat çekmek için izlediğin politika bu diyebilirsiniz. Haklı olabilirsiniz ama bana göre farklı bir şeyler olsun istedim. Çünkü o kadar yazacak şey var ki vallahi yaz yaz bitmez. Ben her zaman anlatmaktan boğazım, yazmaktan ise ellerimin ağrıdığı bir konu var mesela. Gencin muhatap alınması. Gençlikle alakalı o kadar yazcak şey var ki… 18 yaşında oy kullanmayı uygun gören yasaların 25 yaşına kadar senin yönetimde olmanı uygun görmeme konusu var mesela. 18 yaşında seçecek kadar reşit ve akıllı görüyorsun da o yaşta neden yönetecek kadar akıllı ve reşit görmüyorsun. Bu beni hep düşündürmüştür. Bence bunu yaz yaz bitmez. Çok şey söylerim bu konuda. Bazen öyle şeyler gelir ki o konu hakkında. Hop dur Atalay derim. Hakarete gidecek cümleleri prensip olarak kullanmam yazılarımda. Ama dediğim gibi bu konu üzerinde bence çok durulması gerek. Bakın işte yazılması uzun bile sürecek bir konu işte. Daha çok var yahu. Bu kadarla bitmez. Ülkemdeki özgürlüklerin işleyişini anlatmaya kalksam, işin içinden harbiden çıkamam. Birde uygulamalardaki sapmaları gündeme alsam, işte sana yaz yaz bitmeyecek kadar konu.

İşte bu yüzden bu hafta hiç bir şey yazmayayım dedim. Ama yinede girdim bazı konulara. Yazmak güzel bir şey aslında okunduğunu bildiğin zaman. Yok yok yanlış anlamayın, hava atmadım. Öyle geniş kapsamlı okuyucu kitlesine yaklaşmış değilim. Özellikle çevremden okunduğumu duymak ve üstüne tebrik ya da eleştiri almak beni çok mutlu eder. Farkındaysanız eleştiri almanın da beni mutlu ettiğini söyledim. Deli misin be adam? diyebilirsiniz. Eleştiri almak beni bazen o kadar mutlu eder ki kendi kendime şaşırırım. Çünkü o zaman insan en azından muhatap alındığını hisseder. En azından eleştirilebilecek kadar yazımın okunduğunu duymak ta iyi bir şey…

          Eleştirmek, güzel bir şey bence kimseyi kırmadığın zaman. Her zaman dikkat ettiğim konulardan birisi de parti düzeyinde siyaset eleştirilerine hiç girmemektir. Böyle konuların eleştirisine girişinin, çıkışının olmadığını düşünenlerdenim. Bir dipnot olarak söyleyeyim de geçmeden. Kimseden çekindiğimiz ya da korkumuz yok tabi… Eleştiri konusunda üstünde durulması gereken noktalar var bence… Mesela eleştiri, hakaretle karıştırılmamalıdır. Çünkü çok komik oluyor. Özellikle ifade özgürlüğünü kullanıyorum diyen özgürlük babaları bence çok komiktir. Ona buna hakaret eder ifade özgürlüğü adı altında ama kendisine yöneltilen eleştiriyi ise mahkemede hakkımı arayacağım diye geçiştirir. Farkında olmadan yine ifade özgürlüğü konusuna girdim. Eee geçen ki yazımda söylemiştim. Bu ifade özgürlüğü konusu galiba beni şizofren yapacak. Neyse hayırlısı artık… Eleştirelim ama yıkmadan yakmadan. Eleştirelim ama yapıcı olarak…

          Üstün Dökmen geldi aklıma nedense. Yahu hiçbir şey yazmayayım dedim. Üstün Dökmen’ e kadar geldi konu… Üstün Dökmen’ in “ Küçük Şeyler” adlı muhteşem kitabını duymuşunuzdur ya da okumuşsunuzdur. Yanlış anlaşılmaktan korktuğum için hemen yine dip not düşüyorum. Bu da hava atmak değil. Yani şöyle demeye getirmiyorum. “ Üstün Dökmen ile giriyorum olaya Tolstoy ile durulanıyorum“ gibi havalar atmıyorum. Sadece çok güzel bir kitaptı. Bilmem kaç baskıya kadar gitti. İyi de sattı. Yanlış hatırlamadığım kadarıyla kitapta insanlara saygıyla alakalı bir konu geçiyordu. Yere düşen ekmeği alıp yerden yüksek bir yere koyup kimse ezmesin nimettir diye saygı duyduğumuz kadar biz insanlar birbirlerine saygı duymuyor gibisinden bir şeyler yazmıştı Üstün hoca… Ne kadar muhteşem bir konuya değinmiş yahu vallahi tebrikler… Yoruma bile gerek yok yahu bu sözün üstüne…

          Belki bu yazımda biraz saçmaladım belki de düşündüğüm şeyler aklımı çok karıştırdı. Hiçbir şey yazmayacağım derken birçok konuya değinmiş gibi oldum. Beni bu günlerde idare edin o zaman. Her neyse işte… Bu sefer hiçbir şey yazmayayım diye başladım. Konu nerden nereye geldi. Bu seferde böyle olsun. Eee bir de bir cümleyle kapatmak gerek yazıyı… O zaman şöyle diyeyim… HERŞEYE RAĞMEN ŞEREFLİCE MÜCADELE ETMEK GÜZEL…