2024 yılında katledilen kadınların 280’inin, evli oldukları erkek ya da babası, oğlu veya bir akrabası tarafından öldürüldüğünün belirtildiği açıklamada; aileyi kutsamak yerine kadınların yaşam hakkının korunması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada şu sözlere yer verildi:

“Kadınlar, New York’ta 129 kadın dokuma işçisinin katledildiği 8 Mart 1857’den beri her yıl 8 Mart'ı; hakları, özgürlükleri ve yaşamları için yürüttükleri mücadelenin simge günü olarak kutluyor.

Bu yıl 8 Mart’ta da ne yazık ki artan kadın cinayetleri, gerici ve cinsiyetçi baskılar, ekonomik zorlukların giderek katlandığı koşullardayız. Kadın mücadelesi de her geçen gün büyüyor gelişiyor ülkemizde; kadınlar daha dirençli, daha kararlı olarak her yıl daha da artan baskılara karşı direniyor.

Casino Milyon’da İlk Adımlar: Türk Oyuncuların Gerçek Yorumları ve Çözüm Önerileri Casino Milyon’da İlk Adımlar: Türk Oyuncuların Gerçek Yorumları ve Çözüm Önerileri

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre; 2024 yılında 394 kadın cinayeti işlenmiş, 259 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. 2024 yılında katledilen kadınların 280’i, evli oldukları erkek ya da babası, oğlu veya bir akrabası tarafından öldürülmüştür.

Kadınlar en çok aile içinde öldürülürken ve veriler bunu açıkça gösterirken, ülkemizde aile odaklı politikalar üretiliyor. Aile kavramı yüceleştirildikçe, kadının özgür hareket etmesi, kendi kararlarını alabilmesi zorlaştırılıyor. Boşanmak isteyen kadınlar, boşanmak istemeyen erkekler tarafından öldürülüyor. Kadınların özgürlüğünün ne denli kısıtlı olduğunu sergileyen bir durumdur bu.  Boşanmak isteyen kadınların öldürüldüğü bir toplumda, 2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi büyük bir ironidir. Aileyi kutsamak yerine kadınların yaşam hakkı korunmalıdır.

Kadın cinayetlerin artmasındaki en önemli nedenler, topluma empoze edilmeye çalışılan, kadını eve hapseden anlayış, cezasızlık ve hukukun işleyişine müdahalelerdir. İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinde bu müdahaleyi açıkça gördük. Toplumda adalet ve hukuka güven son derece azalmıştır.

Bizler; üniversitelerde, kamuda, özel sektörde, fabrikalarda, şantiyelerde, ofislerde, hayatın her alanında var olan inşaat mühendisi kadınlarız.

Bizler, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararından derhal vazgeçilip; İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı Kanunun etkin bir biçimde uygulanmasını istiyoruz.

Kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmesini, cezasızlık politikalarına son verilmesini istiyoruz.

Kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmasını, eşit işe eşit ücret politikasının hayata geçirilmesini istiyoruz.

Kadınların baskı altında olduğu,  özgür olmadığı, kadın cinayetlerinin durdurulamadığı bir toplumsal yaşamda kimse özgür olamaz.

Bizler; kadınlarımız ve tüm insanların özgür, bağımsız yaşadığı, kendi kararlarını verebildiği, baskı ve kadın cinayetlerinin olmadığı, insanların sudan bahanelerle gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı, adalet ve hukukun üstünlüğünün tanındığı bir toplumsal yaşam için mücadele etmeye kararlılıkla devam edeceğiz.

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın kadın mücadelesi!”