Yerel Gündemimiz geçtiğimiz günlerde sergilenen süreçte açıkça bir siyasi linç, bir yargısız infaz ve dikkatleri gerçeklerden uzaklaştırma çabalarıyla dolu geçti.
 Sayın Durak’ın neyle suçlandığı şu anda bile belli değil. Açığa alınması bir geçici karar; Karar aleyhine Yargıya başvurulmuş durumda; Her an geri görevine dönebilir.
 Açık ikrarları nedeniyle “soruşturmanın selameti” için asıl görevden alınması gereken ise; evvelce Meclis 1. Başkan vekili seçilmiş olduğundan bil mecburiye seçim sürecini yönetiyor. Bu zatın tutarsız beyan ve icraatı “Vekil seçimi”ni muamma haline getirip kördüğüm ediyor. Sayın Vali başta, yetkili ve sorumlular işin seyrindeler.
 Bütün BŞB Meclis üyelerini şaibe altına sokan şayialara açıklık getirmek üzere Sayın Durak’ın Savcılığa tevdi ettiği “Rüşvet Kaseti” ikinci plana itildi gibi. Ekspres Gazetesinde çarşaf çarşaf açıklanan “500 trilyonluk rant” girişimi de perdelendi. Oysa C.Savcılığı ve İçişleri Bakanlık Müfettişlerinin asıl irdelemesi gereken bu olay olsa gerek, değil mi?  
“Girişimi” dedik zira 596 kişiden ucuza toplanan 156 bin küsur metrekare arsada “triltonluk rüşvet” ile gerçekleştirilmek istendiği iddia edilen uygunsuz imar tadilatı Aytaç beye takıldığından gerçekleşmemiş; Belki de bu “Pandoranın kutusu”nun açılmasına neden olmuştu.
 AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan vekili adayı Çelikcan, Yüregir Belediye Meclisinde 17 ye karşı 20 çoğunluğa karşın encümen seçiminde azınlığa düştü. O Çelikcan’ın AKP’li Belediyesinde, kendisinden evvelki ama yine AKP’li Başkan hakkında “Yolsuzluk” iddiaları C.Savcılığında değerlendiriliyor. Çelikcan’ın kendisinin ise, Karayollarındaki görev süresine dair C.Savcışığında ifade verdiği geçen hafta medyada yer almasıyla dikkat çekti.
 Sayın Durak’a açık bir suç isnadı yapılmamışken, O’na karşı girişilen siyasal linç operasyonu sonucu AKP’nin Durak yerine aday gösterdiği kişinin yeterliliğine dair ne ilginç referanslar, değil mi?
 Neydi o Çelikcan’ın seçim için Belediyeye gelirken sergilenen “saltanat manzaraları”? Bir tek eksik; “Mağrur olma Mahmut Başkan, senden büyük Allah var” diye bağrışan kapıkulları desek, yeri değil mi?
Yine geçen haftanın toz dumanı arasında gözden kaybolanlardan birisi de AKP’li Azim Öztürk yönetiminin son yılının perişanlığını sergileyen Seyhan Belediyesi faaliyet ve denetim raporları idi. Başkan Öztürk, acaba kendisi de aynı görüşte olup, savunamayacağından mı ki, Meclis üyelerinin ezici çoğunlukla “Yetersiz” bulduğu raporun görüşülmesine katılmadı.
Seyhan Belediyesinin 2009 yılı denetim raporundaki yolsuz ve usulsüz işlemler içim “Suç Duyurusunda bulunulacağı” hususu da Azim Öztürk’ün beyanıyla zabıtlara geçti.
İçişleri ve Sanayi Bakanlığı müfettişleri Büyükşehir şirketlerinden vakit bulup biraz da AKP’li belediyelere eğilseler görmezden gelemeyecekleri o kadar çok yolsuzluk var ki? Bunlardan bir kısmı Seyhan Belediyesi Denetim Raporunda yer aldı.
Seyhan İmar A.Ş.nin TTK 324 kapsamında tasfiyesine yol açabilecek durumundan; Bu şirketin Belediyenin otoparkını işgal edip, fiş kesmeden park parası toplamasına kadar bir çok örnek yetkili ve sorumlu savcı ve müfettişlerin ilgisini bekliyor. Tabii Aytaç beyle uğraşmaktan vakit bulunursa…
Sonuç olarak geçen hafta Adanalı için heba olunan bir hafta oldu. Aytaç beyi yargısız infaz için delil uydurma amaçlı çabalarla dolu geçti koca hafta.
Büyükşehir Belediye Tiyatro Salonunda 3 perdelik bir temsil izledik.
Umarız bu hafta aklıselim egemen olur.
Meclis Üyeleri oy verirken hem vicdanlarının hem de halkın yükselen beklentilerinin sesine kulak verirler.
Kendilerini şaibe altına sokacak davranışlardan sakınarak, Adana için akıl yolundan giderek karar verirler.