Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamaları kapsamında, Balcalı kampüsünde 100. Yıl Sergisi Başlıklı bir sergi açtı.
Sergi, eğitimci olarak ya da öğrenci olarak yolu Çukurova Üniversitesinden geçen resim ve heykel alanlarında üretim yapan 20 sanatçının çalışmalarından oluşuyor. Sergi, resim ve heykel alanlarından farklı tekniklerin, konuların ve tarzların bir toplamı olan sergide çağdaş figüratif eserlerin yanı sıra, pür soyut eserler yer aldı. Tuval üzerine yağlıboya ya da akrilik, kumaş ve boyanın ya da kağıt kolajlar ve epoksinin buluşmasına ya da dijital baskı ve boyanın birlikte kullanıldığı karma tekniklerde sergide yer alan her bir sanatçı farklı tarzları temsil etti.
Sergiye eserleri ile katılan sanatçılar şunlar:
Nimet Keser, Handan Narin, Melis Yılmaz Aktaş, Kerem Atar, Özgür Aktaş, Semiha Allak, Kazım Artut, Faruk Çelik, Songül Dündar, Cem Demir, Belgin Boran Şenocak, Birnur Eraldemir, Suat Karaaslan, Mustafa Çapar, Soner Tire, Nihan Karadeniz, Sinem Alpaslan, Fazilet Ceyhanlı, Mustafa Okan ve Meltem Gökmen.
-Eserler Ve Sanatçılar Hakkında-
Sergi salonuna girer girmez karşınızda Nimet Keser’in tuval üzerine yağlıboya tekniğinde resimlerini görebilirsiniz. Bu resimler, her ne kadar mavi ağırlıklı gibi görünse de birçok renk barındırıyor. Resimler yeni yapılmış gibi, neredeyse boyanın kokusunu duyacakmışsınız gibi taze bir duygu uyandırıyor. Deve dikenlerinden oluşan resmi ve derin suyun üzerinde yüzen beyaz nilüferleri serinlik ve temmuz sıcağını bir araya getiriyor.
Handan Narin’in gelincik konulu üç resmi onun boyaya ve renge olan sevgisini yansıtıyor. Dışavurumcu ya da empresyonist anlayışın sınırlarında dolaşıyor. Narin’in, üçlü grubun ortasında yer alan resminde çerçeve de resmin taşıyıcı düzleminin bir parçası olarak boyanmış ve kompozisyona farklı bir derinlik katıyor.
Melis Yılmaz Aktaş’ın iki figüratif resmi tuval üzerine akrilik tekniğindedir. Bu resimlerde geleneksel Türk minyatürleriyle çağdaş Batılı resmin biçimsel dilini birleştiriyor. Matisse ve Levni’yi bir araya getiriyor ve çağdaş resmin gelenekle bağını sorgulamamızı sağlıyor.
Kerem Atar’ın kağıt üzerine yağlıboya tekniğindeki resimlerinde kullanmış olduğu bütünüyle nötr renk paleti, konusunu destekliyor. Adana’nın çarpık kentleşmesini gösteren bu kent peyzajları, sosyal realist bir eğilimi yansıtıyor.
Özgür Aktaş’ın sergide üç resmi yer alıyor. Bu üç tuval, dijital teknikleri boyayla birleştiriyor. Her ne kadar portre türünde olsalar da sanatçının kullandığı sembolist dil nedeniyle olacak, yüzü izleyiciye göstermemek için sarıp sarmalıyor, bölüp parçalıyor. Ancak yine de izleyiciyle bağını, diyaloğunu koparmıyor. Resimdekinin kafasını kuşatan şeyin ardından gören gözünü, işiten kulağını izleyiciye gösteriyor.
Semiha Allak’ın epoksinin içine gömdüğü kolajlar, sürrealist mekânlar yaratırken hangi teknik, tür, materyal, sanat alanı bakımından nasıl tanımlayacağımız ya da hangi kategoriye koymamız gerektiği konusunda bir hayli zorluyor. Sergide yer alan diğer sanatçılar da farklı üslupları temsil ediyor.
Kazım Artut, tipograifk unsurları soyut, lekesel bir yaklaşımla birleştiriyor.
Faruk Çelik’in tuvalleri lirik soyutlamaya dayalıyken, Songül Dündar’ın resmi sembolist bir eğilim gösteriyor. Cem Demir’in figüratif resmi realist bir yaklaşımı temsil ediyor, bir yandan çağdaş yaşamı sorgulatıyor, bir yandan klasik kültüre, Yunan mitolojisine göndermeler yapıyor. Belgin Boran Şenocak’ın polyester kalsit döküm tekniğinde, kroması yüksek renklerle boyanmış organik formlarına karşılık Birnur Eraldemir’in metal heykelleri ve Suat Karaaslan’ın eski ahşap traverslerden yonttuğu heykeller materyalin doğal rengine ve dokusuna dayalıdır ve pek doğaldır ki nötrdür. Her iki sanatçının heykellerinin de insan elinin soyutlamaları olması da dikkat çekicidir. Mustafa Çapar, Soner Tire, Nihan Karadeniz, Sinem Alpaslan, Fazilet Ceyhanlı, Mustafa Okan ve Meltem Gökmen’in resimleri de sergideki tarz ve teknik çeşitliliğini destekliyor.