1)Adana cadde ve sokaklarında otopark sorununa, geçici de olsa bir çözüm getirmesi bakımından “parkomat” uygulamasına karşı çıkmamak gerek; Eğer kaçınılmaz olan “park yeri” ihtiyacını başka türlü karşılayamıyorsanız, bu işten geçinen “Mafya” türü yapılanma yerine Belediyenin nemalanması kabul edilebilir; ancak şunlar da unutulmamalı:

A) Sorunu bu yolla çözerken kalıcı çözüm olan sokakları/kaldırımları park yeri olmaktan çıkaran,B) Çağdaş ülkelerdeki gibi kentin yapılaşma hızına uygun otoparklar yapıp, yaptırarak kalıcı çözümden uzaklaşmamak esas olmalıdır.

Olaya böyle bakınca onayladığımız Parkomat uygulamasında Yeni Adana İmar A.Ş. “Yoğurt yeme tarzı”  bize 3 yönden ters geliyor: 1) Belediyeler öteden beri denetimden kaçmak için bu konuları yan/bağlı kuruluşlarına devir ediyorlar, 2) Bu devir sonucu denetimden kaçmakla kalmıyor, keyfi davranarak şaibe üretiyorlar. 3) Adana hem büyük hem de küçük yer, yapılan işin kokusu çok geçmeden çıkıyor.

Adana BŞB’nin “Parkomat” meselesinde “Yeni Adana İmar A.Ş. eliyle yaptıkları, Adanalıları üzen, sorumlu/ilgilileri ise, altından kalkamayacakları töhmetler altına sokan mahiyette görünmektedir. 

Öncelikle belirtelim; Yeni Adana İmar A.Ş:’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Özlü, kişisel dostumuz olan, kendisine güvendiğimiz ve güvenimizin hep sürmesini istediğimiz bir değerli zattır. Kurumun Genel Müdürü Sayın Burhan Seçmen ise daha ilk tanışmamızda üzerimizde çok olumlu bir izlenim yaratan, bunu başarılı iş yaşamı geçmişi ile destekleyen bir başka değerli kişi…

Bizi daha da çok düşündüren ise, naçizane, böylesine samimi takdir hislerimizle andığımız kimselerin yönetimindeki bir kurumun, açıklanması çok zor uygulamada ısrarı oluyor.

Yazdıklarımızı açalım: Adana cadde ve sokaklarında “İntelli” firması ile başlayan “Parkomat” uygulaması, anımsanacağı üzere, yakın bir geçmişte “SZD” isimli firmanın yeni açılan ve farklı bölgeleri içeren ikinci ihaleyi, dikkat çeken bir yüksek fiyattan almasıyla rekabete açılmış oldu.

Serbest piyasa düzeninin olduğu savunulan, varsayılan, böylece meydana çıkan “ucuz ve iyi hizmeti sağlama aracı” rekabetten elbette memnun kalan Adanalılar, bu rekabetin “aksak” bir rekabet olması; bu aksaklığın üreteninin ise ihaleyi veren “Kamu kurumunun bağlı kuruluşu” olması itibarıyla hayrete, hatta dehşete düştüler.

Yerel gazetelerde adeta tefrika olunan şikâyetlerin “ihbar” kabul edilmemesi, konunun taraflarınca kamuoyunu rahatlatacak biçimde aydınlatılmaması, kısaca “üç maymunun” oynanması, işin içinde iş arayanların tezlerini güçlendirdi.

Özetle söyleyecek olursak; İntelli firmasının Yeni Adana İmar A.Ş. tarafından adeta “en fazla himayeye mazhar şirket” muamelesine tabi olduğu; O’na pazarlıkla iş verilirken, SZD’nin kıyasıya rekabete zorlanması, birinin süresi bitmeyen ihalesinin iptaline neden olan süreç, başlı başına “mide bulandırıyor”.

SZD kısa sürede ikinci kez ihaleye girip iş almaya çabalarken İntelli’nin kapalı kapılar ardında, iki dudak arasından çıkan sözle, süresinin uzatılması, hiçbir koşulda, hiçbir yerde kabulü mümkün olmayan bir yaklaşımdır.

Hele bunu Adana BŞB’nin bir bağlı/yan kuruluşu yaparsa, işe “Rufailer” değil C.Savcılarının, Sayın Valimizin, Büyükşehir Belediyesinin sorumlu/yetkililerinin karışmaması da işin “Taaccüp edilecek” bir diğer yönü olur.

Farklı firmalar söz konusu olunca, aynı işe farklı fiyat/farklı koşul ve uygulamalar; sebep olarak “örtülü” ilişkiler vb. konuşulmaya başlayınca, dürüst yönetimlerin yapacağı, şeffaflıkta “saydam” olmanın yollarını aramak; en küçük düşündürücü yönü dahi bertaraf etmek için çaba sarf etmek olmalı, değil mi?

Uzun sözün kısası, bugün saat 11.00 de Yeni Adana İmar A.Ş. binasında yaşanacak olanlar ve sonrasındaki gelişmeler, şeffaf, adil, objektif ve en önemlisi “beyt-ül mala el uzatmama/uzattırmama” anlayışının bu kuruma, bu kente uğrayıp uğramadığını gösterecektir.

Bu kuruma yetki devrederek, özü itibarıyla bir “kamu hizmeti” için “tekel” yaratanların da denetleme sorumluluğu, altı çizilmek gereken önemli bir diğer mesuliyet olarak ortadadır.

Durumu ve gelişmeleri izleyip görecek, aldığımız intibaı da, olduğu gibi sizlerle paylaşacağız.

Kuvvetle temenni ve tahminimiz, kişiliğine güvendiğimiz Yeni Adana İmar A.Ş. yetkililerinin, belki de ilk nazarda anlaşılmadığından zihinlerde bulanıklık yaratan durumu, genel kabul görmüş adil uygulama çizgisinde uygulamayla, kamuoyunu rahatlatacak şekilde sonlandıracaklarıdır…

2) Bu yazıyı yazdıktan sonra, 25.Oca.2013 günü yapılan ve iptal edilen ihale ise tam bir komedi oldu. Neden mi, şundan: Mesela futbol maçının başında hakem ilk iş, iki takımın oyuncularının lisanslarını inceler, uygunsa maçı oynatır, değil mi?

İhalede de komisyon, önce katılanların zarflarını açıp, koşullara uygun mudurlar, ona bakar. Uygun olmayanı eler, sonra fiyat tekliflerini açar.

25.1.Cuma hiç de böyle olmadı; Yeni Adana İmar A.Ş.de Komisyon zarfları açıp, her şey uygun gibi kabul ederek, ardından fiyat zarflarını açtı; Tarafları aynı gün saat 14.00 de açık artırmaya çağırdı. Saat 14.00 de ise, katılımcıların ikisini teminat mektubu, üçüncüsünü de teklif mektubu bakımından uygunsuz bulup, eleyerek, ihaleyi iptal etti.          

Aradaki sürede SZD’nin hizmet verdiği alanda iş, “pazarlık usulü” teklif alınıp sürdürülecekmiş; Yorum sizin?!?

Biz ihale komisyonuna ne mi söyledik; Açıklayalım: Onlara dedik ki: “Siz takımlara vize verip maça çıkartınız, ilk devre oynandı. Devre arasında uyandınız, başta yapacağınız kontrolü arada yapıp, taraflara ‘Lisanslarınız geçersiz’ deyip maçı iptal ettiniz; Aslında siz ayağınıza sıktınız” dedik, iyi mi???