Sonunda beklenen oldu ve kuzuyu yemeye niyetli olan kurt, kuzunun durduğu yer itibarıyla suyunu bulandırmasına imkân olmadığı halde, aklına koyduğunu yaptı. Şimdi artık yargı sürecinin sonucunu beklemek gerek.
Hemen en baştan belirtelim; Sayın Durak hakkında 5393 sayılı Belediye Kanunu 47. maddesindeki yetkiye dayanarak İçişleri Bakanınca verilen “Görevden Uzaklaştırma” kararı daha baştan “çifte standart” eleştirisine mahkûmdur.
Zira Sayın Durak hakkında, daha ne olduğu bilinmeyen bir “Soruşturma”nın selameti için “Görevden Uzaklaştırma” kararı veren AKP İktidarının İçişleri Bakanı neden Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları için yüzlerce dosya ortada iken kılını kıpırdatmıyor; soruşturma izni bile vermiyor da burada bu sür’ate neden gerek görüyor?
Olayın özelliği göz önüne alınıp, hangi nedenle açılan soruşturmanın selameti için Sayın Durak için bu karar alındı, İçişleri Bakanı kamuoyunu aydınlatmalıdır.
“Açılım Koordinatörü” AKP’li İçişleri Bakanı şunu da cevaplandırmalıdır: Aytaç bey hakkında açılan ve açıldı diye bu görevden uzaklaştırma kararı verilen uygulamalar hangi döneme ait?
Aytaç beyin daha eski ve son 2004-2009 arasındaki AKP’li dönemini kapsıyor mu? Kapsıyorsa o zaman akılları neredeymiş? Daha 2004 seçimleri esnasında Sayın Ümit Özgümüş’ün o konudaki suçlama ve açıklamalarına neden itibar edilmemiş? Yani bir belediye başkanı AKP’li ise onun kanunlara aykırı işlem yapma özgürlüğü mü var?
Kimse aksini iddiaya kalkmasın, koordinatörlüğünü üstlendiği “Açılım” ile Ülkemizin 1000 yıldır etle tırnak gibi kaynaşmış Ulusunu ayrıştırmaya neden olanların Adana Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki kararı öncelikle yukarıdaki örnekleri gören Milletimizin gönlüne sinmemiştir. Hani nerede AKP kurulurken verilen “Dokunulmazlıkların sınırlandırılması” sözü? Şu son 24 maddelik Anayasa değişikliği taslağında neden bu hususta hüküm yok?
Yani AKP’liler için çalıştırılmayan “geçici” ve “tedbir” mahiyetindeki hükümlerle yapılmak istenen, tüm ülkenin ibretle izlediği başka bir örnekteki gibi, “önce infaz” edip ola ki yargı karar vermezse ihtimaline karşı kendilerini tatmin için bir önlem almak mıdır?
Görüyoruz ki gerçekten de mesele “kurdun kuzuyu yemesi” benzetmesine uygundur; açıkça “benden ise soruşturmadan muafsın ama eğer karşımdaysan seni sürüm sürüm süründürürüm” mantığı egemen görünüyor. İşte bu nedenle “Aman dikkat” diyoruz. Açık ki bu uyarımızın muhatabı Belediye Meclisinde temsil olunan muhalefet partileridir.
CHP ve MHP’li Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleri şu aşamada her adımlarını çok dikkatle atmalıdırlar, çünkü birilerinin maksadı üzüm yemek değil bağcı dövmek, sandıkta alamadıklarını kendi partili bakanlarının kararlarıyla önce boşalttıkları koltuğa ardından kendilerinden birisini oturtup sandıkta alamadıklarını masa başında elde etmek!
Adana’yı, Adanalıyı, bu “ara dönemde” AKP “Siyasi İntikam” alacak diye bir “KAOS” ortamına sokmaya kimsenin hakkı yoktur. Kimse de sırf kendi açısından, kendi cephesinden bakarak, Adanalının zararına, AKP’nin ekmeğine yağ süremez, sürmemelidir… 
Öncelikle, idarenin her işlem ve eyleminin yargı denetimine tabi olması itibarıyla İçişleri Bakanlığının Sayın Durak’ı “5393” sayılı kanunun 47. maddesine dayanarak “GEÇİCİ” olarak Görevden aldığı karar dahi yargı denetime tabidir. Kaldı ki Belediye Yasası 47. maddeye göre bu karar “İki ayda bir gözden geçirilir.”
Hemen eklemeliyiz, bu “geçici” kaydıyla “görevden uzaklaştırma” bir “tedbir”dir. Bu nedenle soruşturma sonucuna göre Aytaç beyin tekrar göreve dönmesi, güçlü bir olasılık olarak her an için mevcuttur.
Bu durumda yapılması gereken işlemi 5393 sayılı Belediye Kanunu 45. maddesinde yazmıştır. 45. maddenin (b) bendine göre bu durumda Büyükşehir Belediye Meclisi, geçici olarak boşalan Başkanlık Makamına bir “Başkan Vekili” seçecektir.
Büyükşehir Belediyesi Meclisinde iki muhalefet partisi CHP ve MHP toplam olarak çoğunluğa sahiptirler.
Geçen hafta yerel basına verdiği demeçlerde, çok isabetli bir teşhisle, AKP İktidarının hazırladığı Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesinin “Cumhuriyetin sonu” olacağını beyan eden Sayın Başkanların AKP zihniyetini, geçici olarak dahi olsa Adana Büyükşehir Belediyesine kendi inisiyatifleriyle egemen kılmayacağını öngörmek, çok iddialı bir tahmin olmasa gerek…
O meşhur deyişi yinelemenin tam zamanı: Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Unutulmasın, son gülen tam gülermiş!