Sanatın insanların kendilerini ifade etmelerinin en eski biçimlerinden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Keser, “Yazı sisteminin geliştirilmesinden sonra sanata dair çeşitli veriler elde edilmiştir. İmhotep’in Sakkaradaki basamaklı piramidi bunlardan sadece birisidir.” dedi. Sonrasında sanatın çeşitli alt dallarından bahseden Prof. Dr. Keser, resim ve heykel sanatlarına ayrıca değinerek Roma döneminin sonunda resim ve heykel sanatlarının teknik yönden geliştiğini söyleyerek, bu iki sanat arasında teorik ve uygulama alanlarında belirgin bir rekabetin olduğunu ifade etti. Bu konuya örnek olarak Leonardo Da Vinci’nin bu iki sanat üzerine yaptığı karşılaştırmalarını anlattı.
Prof. Dr. Keser, Leonardo Da Vinci’nin resim sanatını heykel sanatına oranla daha avantajlı bir alan olarak değerlendirdiğini söyledi. Resim ve heykel arasında zamanla üretim alanında da büyük bir rekabetin yaşandığını ifade eden Prof. Dr. Keser, heykel sanatında bazı resim tekniklerinin kullanıldığını; buna karşılık resim sanatının da heykelin bazı niteliklerini sanatına dâhil ettiğini vurgulayarak bu rekabetin özellikle ‘Yüksek Rönesans Dönemi’nde belirgin olduğunun altını çizdi.
ÇÜ Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim İş Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nimet Keser sunum sırasında, MÖ. 4. yüzyılda ‘Klasik Yunan Kültürü’ndeki yaygın olan ‘Ahşap Oymacılığı, Resim, Müzik İcracılığı, Taş Oymacılığı, Retorik, Astronomi, Diyalektik (Liberal Sanatlar)’ vb. sanatları da anlattı.
Çeşitli dönemlerde yazılmış, sanata dair birtakım kitaplardan ve tezlerden de söz eden Prof. Dr. Keser, 16. yüzyılda hazırlanmış ve sanat tarihi açısından önemli bir konuma sahip olan “Le Vite” adlı eseri örnek olarak verdi.
Toplantı sonunda soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Nimet Keser’e katkılarından dolayı Merkez Müdürü Prof. Dr. A. Deniz Abik tarafından plaket takdim edildi.