Yönetim Kurulu adına açıklamaya yapan Alparslan şöyle konuştu;

"Ülkemiz bir yerel seçim dönemini daha artçıları devam etse de geride bıraktı. 
Özellikle Büyükşehirde ve diğer bazı ilçelerde yeni Başkanların yönetime geldiği ilimizde yerel yönetimlerce Gıda Alanına dair toplum yararına ve çağdaş bir kent yaşamı için yapılmasını gerekli gördüğümüz bazı önerilerimiz ile bu bağlamdaki Odamız görüşlerini ilgililerin ve Adana kamuoyunun bilgisine sunmak isteriz.
 Güvenilir gıdaya erişim hakkı temel bir insan hakkıdır. Yerel Yönetimlerin önemli sorumluluk alanlarından birisi de kentte yaşayanların doğru beslenebilmesinin bilgi, imkan ve ekonomik temellerini sağlamaktır. 
Özellikle son dönemde ekonominin kritik verilerinin en sarsıcı yönü ile gündeme gelen gıda fiyatları ve dolayısıyla dar ve orta gelir grubunun gıdaya erişimde yaşamaya başladığı ve gittikçe derinleşmesinden kaygı duyulan tablonun önümüze koyduğu durum, merkezi yönetim kadar yerel yönetimlere de zaman geçirmeden önlem alma görevini acil olarak dayatmaktadır.
 Bu önlemler alınırken bütün toplumun ihtiyaç duyduğu miktarda gıdaya erişebilmesi anlamına gelen “Gıda Güvencesi”, gıdanın besleyici özelliğinin yanı sıra herhangi bir sağlık problemine neden olmaması anlamına gelen “Gıda Güvenliği”nden ayrı düşünülmemelidir. Yani birşeyler yiyebilmek kadar neyin yendiği/yedirildiği de önemlidir.
Ülkemiz ve dünya genelinde süren sosyal ayrışma ve kaynakların paylaşımına dönük rekabetin de getirdikleri, bir süreç olarak gıda kaynaklarının tekelleşmesi ve güç odaklarınca oluşturulmaya çalışılan “Gıda Hegemonyası”nın trajedik sonuçları ile yüz yüze gelmenin arifesindeyiz. Bu tehdit, yerel üreticinin üretime teşvik edilmesi, kırsalın modernizasyonu, üretici-tüketici ilişki biçiminin yeniden kurgulanması ve sömürüye izin verilmeyen modellerin tartışılarak hayata geçirilmesini amaçlayan “Gıda Egemenliği” kavramını gündemde tutmamızı gerektirmektedir.
Olanak ile ihtiyaçların ortaklaştırılması hedefi ise “Gıda Hakkı” ve “Gıda Dayanışması”nı…
Bugüne kadar istenen düzeyde hayata geçmemiş olsa da özellikle Adana Büyükşehir Belediyesinin bugünkü yönetiminin geçmişte üstlenmiş olduğu sorumluluk süresince gıda alanına dair belli bir gündem oluşturduğunu biliyor ve gelinen noktada bunu Adana için önemli bir şans olarak değerlendiriyoruz.


Bugün ise gün; oluşan bu gündemi yetki ve sorumluluk paylaşımı doğrultusunda Büyükşehir ve İlçe Belediyelerince, güncelin gereklerine uygun olarak yaşama geçirme günüdür.
Bu amaçla yürütülecek çalışmalarda;
•    Seyyar ve Açıkta Gıda Satışı: Seyyar gıda satış ve toplu tüketim araçları için uygun yer planlaması ve bunun hayata geçirilmesi; hijyen koşulları ve sıvı/katı atık uzaklaştırma olanaklarının sağlanması, seyyar esnaf mağdur edilmeden, kent estetiği ve gıda güvenliği açısından sorunun çözümüne dönük doğru adımlar olacaktır. Açıkta gıda satışı Adana’da ciddi gıda güvenliği problemi olmaya devam etmektedir.

•    Semt Pazarları: Semt Pazarlarının yeniden kurgulanmasında sebze ve meyve dışında özel muhafaza koşulları gerektiren diğer gıdalar için uygun alanlar oluşturulmalı, pazar yerlerinde soğuk muhafaza ve kapalı sunum koşulları gerektiren gıdalar için uygun donanımlar bulundurulmalıdır. Pazar esnafının eğitim ve donanım düzeyinin yükseltilmesi de ayrıca olumlu sonuçlar doğuracaktır.

•     Ekmek: Adana’da iki adet Halk Ekmek Fabrikası faal olarak çalışmakta ve kayda değer bir kapasite ile üretimlerini sürdürmektedir. Sosyal belediyecilik anlayışının bir gereği olarak özellikle dar gelirli ailelere ekmeği daha ucuza sunma amacı ile yürütülen bu hizmet doğal olarak desteklenmelidir. Ancak bu saptama, ekmeğin sağlıklı şartlarda üretilmesi, taşınması ve tüketiciye arzı aşamalarında ciddi gıda güvenliği sorunlarına karşı özen gösterilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır. Yanı sıra bu hizmetin, amacı kapsamında olmayan görece orta ve yüksek gelirli insanların yaşamakta olduğu mahalle ve bölgelere yayılması bir taraftan fırıncı esnafını olumsuz etkilerken diğer yandan dar gelirli ailelerin bu hizmetten daha sınırlı ölçüde yararlanmasına neden olmaktadır. Halk Ekmek hizmetinin planlama, üretim, taşıma ve dağıtım planlamasının revize edilmeye ihtiyacı vardır. 

•    Gıda Bankası: Güvenilir gıdaya erişimin herkesin hakkı olduğu perspektifi doğrultusunda; Gıda Bankası ve Aşevi hizmet alanlarının genişletilmesi ve etkinliğinin arttırılması yerinde olacaktır.

•    Su: Su, yaşamın vazgeçilmez bir unsurudur. Suyun temel ihtiyaç olarak görülmesi ve ticarileşmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Özellikle su şebekesinin eski kısımlarının yenilenmesi, bina içi sıhhi tesisatın ve su depolarının periyodik olarak kontrollerinin yapılması sağlıklı su tüketiminin sağlanması için önemlidir, yerel yönetimler yetki alanları temelinde toplumun temiz suya erişim hakkını sağlamalıdır.


•    Açma ve Çalışma Ruhsatları: Sıhhi ve Gayrisıhhi Açma ve Çalışma Ruhsatı işlemleri aşamasında işletme kontrol ve denetimlerinin, işletmenin sektör ve faaliyet alanına uygun mesleğe sahip kontrol görevlilerince yapılması kontrollerin nitelik ve etkinliğini arttıracaktır. Ruhsat sonrası periyodik kontroller ihmal edilmemelidir. “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik”in uygulaması bir bakıma alışılagelmiş rutin işler şeklinde yürütülmektedir. Yönetmelikte yeniden yorumlanması gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

Ayrıca:
1.    Yerel yönetimlerin, halk sağlığının korunması ile ilgili sorumluluğu kapsamında gerek sabit satış noktalarında ve gerekse semt pazarlarında tüketiciye arz edilen yaş meyve-sebze ürünlerinin öncelikle pestisit kontrol ve analizlerine tabi tutulması gerekmektedir.

2.    Adana’nın hijyenik satış şartlarına uygun kasaplar çarşısı ihtiyacı acilen karşılanmalıdır.

3.    Süt yeterli beslenmede önemli bir yere sahiptir “Halk ekmek” benzeri bir dağıtım  organizasyonunun yerel yönetimler tarafından süt için uygulanması ile bir yandan halka en uygun koşullarda sütün ulaştırılması sağlanabilecekken diğer yandan yerel süt üreticileri ve kooperatifleri desteklenebilecektir. Sokak sütü (çiğ süt) halka, ciddi sorunlar barındıran bir şekilde sunulmaktadır. Sokak sütçüsü mağdur edilmeden ve 
Adana’lının süt tüketim alışkanlığına engel olmadan sütün tüketiciye sağlıklı şartlarda ulaştırılmasının yolu vardır. İlgili Belediyelerin, hayvan kesimhanesi modelini pastörizasyon işletmesi kurarak süt dağıtımına uyarlamaları mümkündür.

4.    Toplum refahını doğrudan etkileyen gıda veya gıda hammaddesi üretiminde uluslararası standartları yerel gerçeklik ile bağdaştırıcı uygulamalara öncelik verilmelidir. Gıda güvenliği ihmal edilmeden, yerel üreticilerin desteklenmesi, ürünlerin aracısız olarak tüketiciyle buluşturulması sağlanmalıdır. Aile çiftçiliği ile Üretim ve Tüketim Kooperatifçiliğinin yaygınlaştırılması teşvik edilmelidir.

5.    Merkezi yönetimin Tarım ve Orman Bakanlığı eliyle yürüttüğü Resmi Gıda Kontrollerinin yanı sıra yerel yönetimlerce gıda ürünlerinde periyodik numune alımı ve analizi işlemlerinin gerçekleştirilmesi gıda güvenliğinin sağlanmasında ciddi katkılar sağlayacaktır.

6.    Gıda fiyatlarında yaşanmakta olan ve yetersiz beslenmeye bağlı sağlık problemlerinin habercisi aşamasına gelmiş olan mevcut duruma karşı ivedilikle önlem alınmalıdır. Konu ile ilgili alınacak kısa, orta ve uzun vadeli önlemlerde yerel 

yönetimler sistem dışında kalmamalı, kentin imkanları doğrultusunda zaman geçirilmeden adım atılmalıdır. Gıda Hakkı ve Gıda Dayanışması bu planlamada öncelenmelidir.


Bütün bu çalışmaları etkin ve verimli bir şekilde yürütmek üzere Adana Büyükşehir ve İlçe Belediyelerin bünyesinde konu ile ilgili sorumlu bir Biriminin oluşturulması önemli ve örnek bir adım olacaktır.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak mesleki birikimimiz çerçevesinde ilgili kurumlarca alanımıza dair talep edilecek olan katkıyı sunma irademiz mevcuttur.
Kamuoyuna saygılarımızla"